Ana içeriğe atla

Sağlık Personelinin Ceza Sorumluluğu


Bu çalışmada tıpta kötü uygulama, acemilik veya tıpta yanlış uygulamalar neticesinde ortaya çıkan durumlarda, sağlık personelinin ceza sorumluluğu ele alınmıştır.


1. GİRİŞ

İnsanlardaki hastalıkları teşhis ederek, onları ilaçlar ya da çeşitli yöntemlerle iyileştirmeye çalışan hekimlerle ilgili olarak Brezilyalı yazar Paulo Coelho, bir eserinde: ‘Bir psikiyatriste içini döken insanlar, bir papazla günah çıkarırken olduğundan daha rahat konuşuyorlardı. Çünkü hekimler onlara cehennem ateşinden söz etmiyorlardı’ der. 

Son derece teknik, kutsal ve özel bir alanda yürütülen hekimlik mesleğinin, diğer mesleklerle kıyaslanamayacak kendine özgü bir doğası olduğu görülmektedir (Ümit,2017).

Hekimler ve diğer sağlık mesleği mensubu kişiler, insanların en temel hakkı olan yaşam hakkına müdahalede bulunmaktadırlar. Büyük bir mesuliyet gerektiren sağlık mesleğini icra edenlerin yaptıkları uygulamalar esnasında sorumlulukları ve sonrasında meydana gelecek sorunlardan ötürü uymak zorunda kalacakları yaptırımlar vardır. 

Ancak uygulama alanları bilgi, beceri ve tecrübe gerektiren özel bir saha olduğundan, ortaya çıkan olumsuz bir tablonun ‘Kötü uygulamadan mı?’ yoksa ‘Öngörülebilir bir riskten ötürü mü?’ kaynaklandığına bakılması gerekmektedir. 

Yapılan tıbbi uygulamalarda tıp ilminin kabul ettiği, ortaya çıkması muhtemel sonuçlardan ötürü uygulayıcılar sorumlu tutulamayacaktır. Ancak ihmal ve kusurun eşlik ettiği bir tabloda, hiç kuşkusuz cezai bir yaptırım söz konusu olacaktır. 

Bu çalışmada tıpta kötü uygulama, acemilik veya tıpta yanlış uygulamalar neticesinde ortaya çıkan durumlarda, sağlık personelinin ceza sorumluluğu ele alınmıştır.

 

2. SAĞLIK PERSONELİNİN CEZA SORUMLULUĞU

Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda kimlerin tıbbi müdahalede bulunabileceği açıkça yazmaktadır. Hukuken tıbbi uygulama yetkisi, insanlar üzerinde ortaya çıkabilecek olumsuz etkiler nedeniyle sağlık personelindedir. 

Kanunlardaki düzenlemelere bakıldığında, acil durumlar hariç bireyin, hekim veya sağlık personeli dışında bir kimseye yetki vermesi geçersizdir. Uzmanlık dallarıyla alakalı tıbbi uygulamaları yapmaya yeterli olan ve bu konuda gerekli yetkiyi alan hekimler ve sağlık personelleri, yaptıkları uygulamalardan ötürü gerektiğinde hesap vermek durumundadır. İşte buna hukuk dilinde “Tıbbi Sorumluluk” diyoruz ki sağlık mesleği mensuplarının tıbbi uygulamaları esnasında kasıtla ya da mesleki bir taksirle verdiği zarardan dolayı sorumlu tutulmasıdır (Tokaç,2019).

Hekimlerin mesleki uygulamaları ile ilgili çok sayıda kapsamlı yasal düzenlemeler olmakla birlikte, hukuki ve cezai sorumluluğunu düzenleyen özel bir madde bulunmamaktadır. Hekim, yasal düzenlemelerde yer alan mesleki etik kuralları gereğince, ilgili yasalardaki genel tanımlar çerçevesinde hukuki ve cezai açıdan sorumlu hale gelmektedir (Altun ve Yorulmaz, 2010). 

Ceza sorumluluğu demek; bir kişinin işlediği bir fiil nedeniyle cezalandırılabilmesi için o fiili iradi olarak işlemesi gereklidir. Failin kanunda suç olarak tanımlanmış tipe uygun fiilini hukuka aykırı olarak işlemesi, bu fiili işlerken kusurlu bir şekilde hareket etmesi ve bu hareketini yapma konusunda ehliyete sahip olması, yani kusurlu olması gereklidir (TBB,2010).

Sağlık mesleği mensubu kişilerin mesleki faaliyetlerinden kaynaklanan sorumluluklarını; cezai (adli yargı-ceza davası), hukuki (adli yargı-tazmin davası), idari (kurum içi soruşturma) ve mesleki sorumluluk (tabip odası gibi meslek kuruluşlarının yapacağı incelemeler) olarak dört ana başlık altında toplamak mümkündür (Turla ve vd.2006).

Ceza hukukunda bir suçtan bahsedebilmek için; kanundaki tipe uygun, hukuka aykırı ve kasten ya da taksirle işlenen bir fiil olmalıdır. Sağlık personelinin cezai sorumluluğunu ele aldığımızda, yapılan tıbbi uygulamanın bu fiilleri içermesi gerekmektedir. Uygulanan her bir tıbbi müdahale belirli bir risk oluşturmaktadır. Hekimlerin hastanın zararına sonuçlanan tıbbi müdahalelerinde kusurunun olup olmamasına göre sorumluluğunun doğacağından bahsetmek mümkündür (Değdaş,2018).

Hastalara uygulanan tıbbi girişimler belirli riskleri taşımaktadır ve izin verilen riskin karşılığı komplikasyon olarak adlandırılmaktadır. 

Örneğin, bir hastaya hastalığının tedavisi nedeniyle uygulanması gereken bir ilacın, uygulamadan sonra yan etkilerinin ortaya çıkması ve bu yan etkinin hastada hayati bir risk meydana getirmesi komplikasyondur. 

Bundan ötürü sağlık personeli sorumlu tutulamaz.  

Tıbbın kabul ettiği normal risklerde, sağlık personeline sorumluluk yüklenemez. 

Komplikasyon ortaya çıktığında sağlık personelinin yapması gereken, gerekli tedbirleri almasıdır. Sağlık personeli tarafından komplikasyonun zamanında fark edilmemesi, fark edilmesine rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması ya da fark edildiği halde mevcut tedavi protokolünün uygulanmaması ise tıbbi kötü uygulama (Malpraktis) olarak adlandırılmaktadır. Bu durum ise cezai sorumluluk gerektirmektedir.  

Malpraktis ‘kötü uygulama’ manasına gelen, tüm mesleklerde kullanılabilen bir tanımlamadır. Tıpta kötü uygulama ise hekimin, hastanın tedavisini yaparken başarısızlığından, beceri eksikliğinden ya da ihmalinden ötürü hastaya zarar vermesidir.

Bir başka ifade ile malpraktis; sağlık personelinin, kasıt, kusur veya ihmal ile standart uygulamayı yapmaması, bilgi veya beceri eksikliği ile yanlış ya da eksik teşhiste bulunması veya yanlış tedavi uygulaması veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan ve zarar meydana getiren fiil ve durum şeklinde tanımlanmaktadır. Latince ‘Mala Praxis’ sözcüklerinden köken alan malpraktis, Dünya Tabipleri Birliği tarafından ‘hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarar’ olarak tanımlanmıştır.[1]

Malpraktis ihmal ve kusur kaynaklıdır. Bir sağlık personelinin, normal bir tedavi veya hizmeti sunarken, aynı branşta olan başka bir sağlık personelinin, aynı şartlar altında sergileyeceği performansı göster(e)memesi ihmal olarak tanımlanır.  Kusur ise olması gereken davranışta gösterilen irade eksikliğidir. Sağlık personelinin mesleki uygulamalarındaki kusur çeşitleri; dikkatsizlik, tedbirsizlik, özensizlik, acemilik, meslekte yetersizlik, emir ve yasalara uymamak şeklinde sıralanabilir.

Tıbbi kötü uygulama neticesinde, bir hastanın ölümünden ya da sakatlanmasından sorumlu tutulan hekim veya sağlık personeli Türk Ceza Kanunu (TCK) 85. ve 89.maddelerine göre yargılanır. Bu iki maddedeki ön şart taksirdir. Taksirle işlenen suçlarda, fiil zararlı sonuç öngörülmeden işlenmekle birlikte dikkat ve özen yükümlüğüne aykırılık söz konusudur. Sağlık personelinin ceza sorumluluğundaki taksir, malpraktistir.

Dolayısıyla sağlık mesleği mensubu kişiler istemeden, kasıtsız, ancak kusurlu hareketlerinden ötürü hastada oluşan zarar nedeni ile ‘Taksirle adam öldürme’ ya da ‘Taksirle yaralama’ suçlarından yargılanmaktadırlar. Taksirle adam öldürme nedeniyle ceza verilebilmesi için suçun maddi unsurunun yani ölüm olayının gerçekleşmiş olmasına, manevi unsurunun yani ölüm olayının hekimlik mesleğinin gerektirdiği dikkat ve özenin gösterilmemiş olması nedeniyle gerçekleştiğinin tespit edilmesine bağlıdır. Kanunda bu suç için öngörülen ceza miktarı 3 ile 6 yıl arası hapis cezasıdır.

Bir diğer madde ise taksirle yaralama konusunu içermektedir. Burada suçun maddi unsuru, hastanın yaralanmasıdır. Hekimlik mesleğinin gerektirdiği dikkat ve özenin gösterilmemiş olması nedeniyle yaralanmanın ortaya çıkması ise suçun manevi unsurudur. Bu maddede düzenlenen suç, bilinçli taksir hali hariç olmak üzere takibi şikayete bağlı bir suçtur. Yani hastanın ya da mağdurun şikayet etmesi halinde, hekim hakkında soruşturmaya başlanacağını ifade etmektedir. Kanunda bu suç için öngörülen ceza miktarı 3 aydan 1 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

Sağlık mesleği mensubu kişiler, mesleklerini icra ederken hastaların yaşam hakkına müdahalede bulunurlar, yaşam hakkı ise en temel yasal haklar ile korunan bir durumdur. Kişinin bedenine dokunulan mesleki uygulamaları yapanların ortaya çıkacak bir olumsuzluk durumunda mevcut yasalarda hukuki ve cezai sorumluluğunu düzenleyen özel bir madde ise bulunmamaktadır. 

Dolayısıyla ceza hukukunda ‘Suçun mağdurun beden bütünlüğüne etkisine göre’ diye başlayan ve yapılan tıbbi müdahalelerin hastanın beden bütünlüğü üzerine etkisi ile direk ilgili, daha ağır cezalar da mevcuttur. 5237 sayılı yasanın 53. maddesinin 6. Fıkrasında, ‘… Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar…’ ifadesine yer verilmektedir. Yani, bu maddeye göre atılı suçu işleyen hekim hakkında 3 ay ila 3 yıl arasında mesleki faaliyetten men edilme cezası verilebilmektedir.

 

3. SONUÇ

Yapılan her tıbbi müdahale, belirli riskler taşımaktadır. Tıbbi uygulamalarının doğasından kaynaklanan bu riskler, sağlık personeli tarafından gerekli tüm dikkat ve özen gösterilmiş olsa bile bazen kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkabilmektedir. 

İnsanların hak arama bilincinin artması ile birlikte yazılı ve görsel basında yer alan sağlık personeline karşı açılan ceza davalarına yönelik haberlerin çoğaldığı dikkat çekmektedir.

Ancak açılan birçok davanın doktorlar lehine sonuçlandığı da bilinmektedir[2]. Dolayısıyla tıbbi uygulamaların doğasından kaynaklı ortaya çıkan risklerle ile tıbbi kötü uygulama tanımlamasının bilinmesi ve buna göre harekete geçilmesi gerekmektedir.

Sağlık personelinin komplikasyon nedeniyle cezai sorumluluğu olmamakla birlikte, tıbbi kötü uygulama durumunda sadece hukuki değil, cezai sorumluluğu da bulunmaktadır. Bu tür suçlarda Ceza Mahkemelerinde yargılanırlar.

Sağlık personelinin cezai sorumluğundan bahsetmek için yaşanan somut olay içindeki bir davranışının, kanunda açıkça suç sayılması gerekmektedir. Sağlık alanında hukuka aykırı bir durum ortaya çıktığı düşünüldüğünde, komplikasyon ve malpraktis ayrımı iyi yapılmazsa yapılacak yargılamanın sağlık personeli açısından haksızlıklara yol açacağı görülmektedir. Sağlık personelleri ise, yaptıkları müdahalelerde insan hayatına dokunduklarının bilincinde hareket etmelidir. Ortaya çıkacak olumsuzluklarda, kişilerin sağlıklarına dolayısıyla hayatlarına zarar geleceğinden daha titiz davranmaları gerekmektedir.   


Bilgilendirme:

Bu makale Çekmecemdeki Makaleler isimli kitaptan alınmıştır. Kitaba ücretsiz ulaşmak için, kitabın resmine tıklayınız.



Kaynaklar:

Altun, Gürcan., Yorulmaz, Abdullah Ç. (2010); ‘Tıbbi Uygulama Hataları (Malpraktis)’ Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010, Sayı:27, Sayfa:7-12.

Değdaş, Ulaş Can (2018); ‘Hatalı Tıbbi Uygulamadan (Malpraktis) Doğan Hukuki ve Cezai Sorumluluk’ Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:1, Sayı:6, Sayfa:41-65.

Ersoy, Yüksel (2004); ‘Tıbbi Hatanın Hukuki ve Cezai Sonuçları’ Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2004, Sayı:53, Sayfa:161-189.

Kulaçoğlu Hukuk Bürosu İnternet Sitesi; ‘Doktorların Tıbbi Uygulama Hatalarından Doğan Cezai Sorumlulukları’ Erişim Linki: Doktorların Tıbbi Uygulama Hatalarından Doğan Cezai Sorumlulukları (kulacoglu.av.tr) (Erişim Tarihi: 28.11.2020)

Paula, Coelho (2004); Veronika Ölmek İstiyor Kitabı, Roman, 2004, Can Yayınları, İstanbul (Orijinal Yayın Tarihi:1998)

TBB (2010);‘Ceza Sorumluluğunun Değerlendirilmesi Rehberi-2010’ Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çocuk Hakları Kurulu Yayını PDF, Türkiye Barolar Birliği İnternet Sitesi, Erişim Linki:http://cocukhaklari.barobirlik.org.tr/dokuman/egitimbasvuru_basvuru/cezasorumlulugunun.pdf (Erişim Tarihi: 28.11.2020)

Tokaç, Mahmut (2019); ‘Geleneksel Tıbba Etik ve Hukuk Yönü ile Bakış’  J Biotechnol and Strategic Health Res. 2019;3(Özel Sayı):155-160.

Turla, Ahmet., Karaaslan, Emine Ş., Köprülü, Hülya (2006); ‘Tıbbi Uygulama Hataları (Malpraktis)’ Ondokuz Mayıs Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2006, Cilt:7 Sayı:3, Sayfa:223-229.

Ümit, Ceyda (2017); ‘Hekimlerin Mesleklerinin Uygulamasından Doğan Ceza Sorumluluğu’ Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2017, Sayı:32, Sayfa:197-246.

 



[1] Dünya Tabipler Birliği’nin 1992 yılı, 44. Genel Kurulu, Tıpta Yanlış Uygulama Duyurusu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Glaskow Koma Skalası (GKS)

Glaskow Koma Skalası (GKS) Glaskow Koma Skalası (GKS) hasta/yaralıların bilinç düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılan bir yöntemdir. Birinci değerlendirmede yer alan AVPU Skalasının ikinci değerlendirmedeki karşılığıdır da denilebilir. Glaskow Koma Skalasıyla, AVPU Skalasına göre daha detaylı bir bilinç değerlendirmesi yapılabildiğinden ikinci değerlendirmede kullanılır. Glaskow Koma Skalasında; göz açma, sözel ve motor yanıt değerlendirilerek hasta/yaralının bilinç düzeyi puanlandırılır. Glaskow Koma Skalasında puanlama, en kötü 3 puan en iyi 15 puan şeklindedir. Hasta/yaralının bilinç düzeyi değerlendirildiğinde GKS puanı; 3- 8 puan ise; Anlamlı nörolojik hasar olduğunu, 9- 12 puan ise; Orta dereceli nörolojik hasar olduğunu, 13- 14 puan ise; Hafif nörolojik hasar olduğunu gösterir. GERİ DÖN

Oksijen Maskeleri Nelerdir?

OKSİJEN MASKELERİ Oksijen maskeleri, ağız ve burnu içine alacak şekilde tasarlanmış, üzerinde küçük delikler bulunan, yumuşak kauçuk ya da şeffaf plastikten yapılmış, hasta/yaralıya oksijen verilmesini sağlayan araçlardır. Üzerinde bulunan burun klipsi ile lastiği maskenin yüze rahatça oturmasını sağlar. Maske alt kısmındaki özelliğine göre adlandırılır. Her tür maskenin alt kısmından oksijen kaynağına uzanan bir hortumu bulunur. Oksijen maskelerinin yetişkin ve pediatrik hasta/yaralılarda kullanılmak üzere değişik ebatları mevcuttur. Basit Yüz Maskesi Hastanın ağız ve burnunu içine alacak şekilde tasarlanmış, alt kısmında hortumu bulunan kauçuk ya da plastikten yapılmış maske çeşididir. Basit yüz maskesinin üzerinde nefes verme sırasında fazla gazların çıkışını sağlayan iki taraflı küçük delikler ve başa takmak için elastik bir bant ya da lastik bulunur. Yetişkin ve çocuklarda kullanılmak üzere çeşitli ebatlarda olan basit yüz maskesi ile hasta/yaralılara % 40-60 konsa

Hasta/Yaralı Öyküsü Alma

Bilinci açık olan hasta/yaralının kendisinden, bilinci kapalı hasta/yaralılardan ise yakınlarından veya olaya şahit, çevrede bulunan insanlarla konuşarak olay yada hastalık hakkında tıbbi amaçlı bilgi toplama işlemine öykü alma denir.  Birinci değerlendirmesi yapılan hasta/yaralının bilinci açık ise ikinci değerlendirmeye hasta/yaralı ile konuşarak başlanmalı ve bu sayede tıbbi müdahaleler için bilgiler elde edilmelidir. İnsanların en zor anlarında onlarla iletişim kurmak zorunda olan ATT/paramedikler, etkin bir acil tıbbi müdahaleyi başlatabilmeleri için bilgi edinme işlemini belirli bir standart içerisinde ve bazı kurallara riayet ederek yapmalıdırlar.  Hasta/yaralı öyküsü alma şu şekilde yapılmalıdır; Hasta/yaralıya yakın oturulmalıdır:  ATT/Paramedik, hasta/yaralının kendisini rahat görebileceği, rahat duyabileceği ve sürekli göz teması kurabileceği bir yere oturmalıdır. ATT/paramedik, hasta/yaralıya kendisini tanıtmalıdır: ATT/Paramedik, ismini, unvanını ve hangi kur

Uygun boy airway nasıl belirlenir?

Uygun boy oral airway seçimi: Oral airway seçimi, hastanın yaşına, cinsiyetine ve fiziki görünümüne göre değişir. Teorik olarak, yetişkin erkeklerde 4-5 numara, yetişkin kadınlarda 2-3, gençlerde 2, çocuklarda 1-0, bebeklerde 00, yeni doğanlarda ise 000 numaralar kullanılır. Pratik uygulamalarda ise hasta/yaralının ön dişleri ile çenenin köşesi arasındaki mesafe ölçülerek veya dudak kenarından kulak memesine kadar uzunluğu olan airway seçilir.    GERİ DÖN:

SAMPLE Nedir?

Hasta ya da yaralının kişisel öz geçmişinin sorgulanmasında kullanılan soruların baş harflerinin kısaltılmasından oluşan SAMPLE, yapılacak tıbbi müdahalede yön göstericidir. Birinci değerlendirmesi yapılan hasta ya da yaralının bilinci açık ise ikinci değerlendirmeye hasta/yaralı ile konuşarak başlanmalı ve bu sayede tıbbi müdahaleler için bilgiler elde edilmelidir. İnsanların en zor anlarında onlarla iletişim kurmak zorunda olan ATT/paramedikler, etkin bir acil tıbbi müdahaleyi başlatabilmeleri için bilgi edinme işlemini belirli bir standart içerisinde ve bazı kurallara riayet ederek yapmalıdırlar. Kişisel öz geçmiş yapılacak tıbbi müdahalede yön gösterici olacaktır. Tıbbi geçmiş ya da kişisel öz geçmiş SAMPLE ile öğrenilir. SAMPLE (Hasta/yaralının Kişisel Öz geçmişi) Sings and Symptom (Belirti ve Bulgular): Hasta/yaralının şikayetleri ve sağlık personelinin muayenede elde ettiği tıbbi veriler. Allergies (Alerjileri): Hasta/yaralının herhangi bir madde yada ilaca karşı duyarlılığı

Nazal Kanül ile Oksijen Nasıl Uygulanır?

NAZAL KANÜL Hasta/yaralının burun deliklerine yerleştirilen, yaklaşık 1-1.5 cm uzunluğunda çıkıntıları olan, ince uzun polietilen ya da plastikten yapılmış iki ucu açık bir tüptür. Nazal kanül ile oksijen uygulaması basit, rahat ve güvenli bir yöntemdir. Oksijen alan hasta/yaralı konuşabilir, ağızdan bir şeyler yiyebilir. Nazal Kanül Ne Zaman Kullanılır? • Düşük yoğunlukta uzun süre oksijen alması gereken, •Tıbbi acili olan (SpO2 % 94’ün altında) ancak distreste olmamasına rağmen oksijen verildiğinde rahatlatılacağı düşünülen hastalarda, • Maske kullanamayan hasta/yaralılarda nazal kanül kullanılır. Nazal kanül ile verilecek oksijenin akım hızı 2-6 L/dk olacak şekilde ayarlanır. Daha fazla akım hızı ile oksijen verilmesi halinde burun mukozalarında ciddi tahrişler oluşturur ve hasta/yaralıya rahatsızlık verir. Ayrıca tedavinin istenilen etkisi elde edilemez. Nazal Kanül ile Oksijen Uygulamada Dikkat Edilecek Hususlar Oksijen mutlaka nemlendirilerek verilmelidir, Nazal k

Paramedik Öğretim Görevlisi Bulunamıyor!

Okullar öğretim görevlisi arıyor.  Hocalar sitem ediyor:  P aramedik bölümüne paramedik mezunu öğretim görevlisi bulamıyoruz diye. Haklısınız hocam! Biz de sitemkarız, sisteme ve içimizdeki 112 aşkına… İçimizdeki 112 sevgisi bizi bu hale getirdi, maalesef! Paramedik bölümünden mezun olduğumda, dikey geçiş ile lisans tamamlayabileceğim tek bölüm hemşirelikti. Oysa hemşire olduğumda 112’de çalışmama izin verilmeyecekti. O dönem, Çanakkale’de Afet Yönetimi bölümünün açıldığı zamanlardı.  Paramedik olarak mezun olan her gencin gönlünden geçiyordu burada okumak.  Ancak Acil Tıp Teknisyeni (ATT)mezunu yani Meslek Lisesi çıkışlı olduğumdan o bölüme geçmem imkansızdı.  Afet bölümü, düz liseye öncelik tanıyordu.  Üstelik Dikey Geçiş Sınavı (DGS)ile paramedik mezunu da almıyordu. Sözleşmeli olarak 112’de işe başladım.  Önlisans mezunu olarak kalmamalıydım. Lisans bitirmem gerekiyordu.  Ancak DGS ile tercih edebileceğim lisans bölümü hemşireliği bitirdiğimde, paramedik yetki ve sorumluluklarımı

Özerklik İlkesi

1. GİRİŞ Etik, iyi-kötü, doğru-yanlış, fayda-zarar gibi kavramları inceler. Bu manada tıp etiği, doğru olan, hastanın iyiliğine yönelik ve fayda sağlayacak tedavilerin yapılmasını, zarar verecek, yanlış veya hastanın kötülüğüne yol açacak uygulamalardan kaçınmayı gerektirir.  Hekim ve sağlık mesleği mensubu kişilerin, hastaların tıbbi yararını gözetmesi esastır. Ancak, hastanın tedaviyi alıp almama konusunda yetkisinin olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Zira yasalar çerçevesinde insanlar, hayatları ile ilgili konularda seçme özgürlüğüne sahiptir. Dolayısıyla hastanın, kendisi ile ilgili verilecek tıbbi kararlarda söz sahibi olmayı istemesi en doğal hakkıdır.  Bu durumda ortaya çıkan kavram; özerkliğe saygı ilkesidir. Bu çalışmada, tıp etiğinde önemli etik ilkelerden biri olan, hastanın kendisi ile ilgili tıbbi kararları kendisinin vermesi olarak ifade edilen özerklik ilkesi ele alınmıştır.      2. ÖZERKLİK Türk Dil Kurumuna göre özerklik, bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı

Paramediklerin Görev ve Yetkilerinde Önemli Değişiklikler

Acil ilaç uygulama konusunda paramediklere bütün yollar serbest!  Paramediklere, ayrıca mekanik ventilasyon uygulama yetkisi verildi.  Ve artık iğne dekompresyon uygulaması yapabilecekler. İşte detaylar.  Acil Sağlık Hizmetleri (ASH)'nin sunumunda, özellikle hastane öncesi acil sağlık hizmetlerinin baş aktörlerinden biri olarak kabul edilen paramedik mesleği ile ilgili bugüne kadar birçok gelişme sağlandı.  Bunlardan en önemlisi, 2005 yılında Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'da yapılan değişiklikle, belli sınırlar çerçevesinde hastaya müdahale yetkisinin verilmesidir.  Ardından 2006 yılında yayınlanan 26369 sayılı Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile  Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelikte yapılan düzenlemeler ile hekim bulunmayan ambulanslarda paramedik bulundurma zorunluluğunu getirilmiştir.  2007 yılında yayınlanan, Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile paramedik görev ve yetkileri

Ambulans Kazaları ve Tedbirler

Ambulans sürüş tekniklerine yeterince uyulmaması ve kaza yerinde yeterli güvenlik önlemlerinin  alınmaması sonucunda ambulans kazaları yaşanmaktadır. Ambulans kazalarında sağlık çalışanlarının ölüm, yaralanmalara maruz kalması, yetiştirilmiş personel  ve iş kaybına yol açmaktadır. Bu nedenle Paramedik/ATT sürüş tekniklerini bilmeli ve kaza alanında  gerekli tedbirleri uygulayabilmelidir. Paramedik ve Acil Tıp Teknisyenleri aynı zamanda iyi bir sürücü olmalıdır. Çünkü ambulans sürücülüğü hasta/yaralılara yapılan acil tıbbi müdahalenin bir parçasıdır.  Kırığı olan bir yaralının ambulansla naklinin nasıl sağlanacağı, kalp krizi geçirmekte olan bir hastanın ambulansla taşınması sırasında ne gibi kurallara uyulacağı acil tıbbi müdahalenin önemli detaylarıdır.  Bu yüzden günümüzde birçok acil yardım ambulansında sürücülüğü ATT ve paramedikler yapmaktadır. Paramedik bölümlerinden mezun olabilmek için B sınıfı ehliyet zorunluluğu bulunmaktadır. Fakat ATT  bölümlerinden mezun olanlard

Hangi konuya bakmak istersin?