1.
GİRİŞ
Türkiye
Büyük Millet Meclisi açıldıktan kısa bir süre sonra 3 Mayıs 1920’de 3 sayılı
kanun ile Sağlık Bakanlığı[1]
kurulur. Birçok savaştan yeni çıkmış ‘kurtulmuş’ bir milletin kuruluşunu
gerçekleştirdiği dönem, bulaşıcı hastalıklar ile sağlık sisteminin düzensiz
örgütlenmesinden kaynaklı bir yığın sağlık sorununun olduğu dönemdir. Meclisin
açılması ile başlayan düzenlemeler, cumhuriyetin ilanından sonra hız kazanmış,
sağlık alanında başlayan reformlarla kısa sürede etkin ve örgütlü bir yapının
faaliyete geçmesi sağlanmıştır. Türkiye devleti kurulduğu günden itibaren
günümüze kadar gelen süreçte sağlık hizmetlerinde büyük bir yol almıştır. Ülkemizde
çeşitli hükümetlerde, farklı politikalarla sağlık sistemine yön veren 53 Sağlık
Bakanı görev yapmıştır. Ancak bu çalışmada, ilk bakan Adnan Adıvar ile
başlatılan, Refik Saydam ve Behçet Uz ile geliştirilen ve sonrasında
sosyalleştirme döneminde devam eden süreçlerde uygulanan sağlık politikaların
bir sonucu olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 50 yılında kurulan hastaneler ve
sağlık merkezlerine yer verilmiştir.
2.
İLK 50 YILDA KURULAN HASTANELER VE SAĞLIK MERKEZLERİ
Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluşu yıllarında en önemli sorunlardan biri bulaşıcı
hastalıklardır. Enfeksiyonlarla mücadele kapsamında hızlı bir çalışma
başlatılır. Bu dönemde İstanbul’da kuduz tedavi müessesi kurulur, Burgazada’da
verem sanatoryumu açılır ve İtalya’dan çiçek aşısı getirtilir (Gül,1988). 1923
yılında İstanbul’da ilk verem savaş dispanseri, Büyükada Verem Sanatoryumu,
1924’de Heybeliada Sanatoryumu açılmıştır (Özkaya,2016). 1925 yılına
gelindiğinde 150 dispanser yapıldığı ve bunların 100 tanesinin hizmete açıldığı
bildirilmektedir (TBMM,1925).
1925 yılında Erzurum ve Sivas’ta
açılan kuduz hastanelerini 1930 yılına kadar Diyarbakır, Konya ve İzmir’de
açılan hastaneler takip eder. 1925 yılında Frengi Komisyonu oluşturulur ve 1926
yılından itibaren hastalığın yoğun görüldüğü Sivas, Bursa, Ordu, Balıkesir ve
Zonguldak’ta mücadele başlatılır. Aynı dönemde bir diğer sorun olan trahomla
mücadele kapsamında 1925’te Adıyaman[2]
başta olmak üzere, Urfa, Gaziantep, Maraş, Malatya ve Adana’da dispanser ve
hastaneler kurulur. 1940’larda trahom hızla düşmeye başlar ve 1960 yıllarda
önemini kaybeder.
1924’te sağlık politikasına göre
öncelikli olarak yapılması gerekenler belirlenir. Salgın hastalıklarla
mücadele, yeni hastanelerin açılması, doktor yetiştirilmesi, halkın
bilinçlendirilmesi ve kanuni düzenlenmelerin yapılması öncelikli konular
arasında yer alır(Tekir, 2019). Bu kapsamda 1928 yılında Adana’da bir Sıtma
Enstitüsü açılır ve yapılan yasal düzenlemeler ile bu kurumda asker ve sivil
doktorlara sıtma stajı yaptırılır. 1933 yılında Merkez Hıfzıssıhha Müessesesinde
kuduz aşısı üretimine başlanır. 1924’te kurulan Ankara, Diyarbakır, Erzurum,
Sivas Numune Hastanelerini, 1936’da açılan Haydarpaşa Numune ile sonraki
yıllarda tamamlanan Trabzon ve Adana Numune Hastaneleri takip eder. Ayrıca bu hastaneleri desteklemek amacıyla
çevre il ve ilçelerde beşer yataklı dispanserler açılır.
1953 yılında Ankara’da Ana ve Çocuk
Sağlığı Tekamül Merkezi açılır. Doktor yetiştirilmesi amacıyla İstanbul ve
Ankara’da önceden başlayan tıp eğitimlerine, 1955 yılında Ege Üniversitesinde
tıp fakültesi dahil olur. 1960 yılına
gelindiğinde, bir önceki 10 yıla oranla hemşire, ebe ve doktor sayısında %100
artış sağlanmıştır. Ayrıca sağlık mevzuatları geliştirilmiş, çevreye ve halk
sağlığına yönelik tedbirler sıkı bir şekilde uygulanmıştır. Sağlık kurumları
sayıları arttırılmış, bulaşıcı hastalıklardan ölümler azaltılmıştır.
1961 yılında 224 sayılı Sağlık
Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkındaki Kanun çıkarılmıştır. Yaygın,
sürekli, entegre, kademeli, il içinde bütünleşmiş bir yapı anlayışıyla sağlık
evleri, sağlık ocakları, ilçe ve il hastaneleri şeklinde bir yapılanmaya gidilmiştir
(SB). 1963 yılında fiilen başlayan sağlık alanındaki sosyalizasyon Cumhuriyetin
ilk 50 yılı geride kalırken ülkenin tümüne yayılmış, dar bölgelerde çok yönlü
bir hizmete dönmüştür.
3.
SONUÇ
Türkler
tarih boyunca insan sağlığına, hekimlere, maddi ya da majik tedavi yöntemleri
ile hastalıkların tedavilerine büyük önem vermişlerdir. Göçebe bir yaşam
sürdükleri dönemlerden, Anadolu beyliklerine, Selçuklulardan, Osmanlılara kadar
Türklerin var olduğu her dönemde en önemli unsurlardan biri sağlık olmuştur. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ‘Olmaya
devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ tarihe yazılmış sözler de bunların
göstergesidir. Tarihin gördüğü en büyük devletlerden biri olan Osmanlı’nın
küllerinden yeniden filizlenen Türkiye Cumhuriyeti devletinin de öncelikli ve
önemli konularından biri sağlık olmuştur. İlk 50 yılda açılan hastaneler ve
sağlık merkezleri ile toplumun içinde bulunduğu sağlık sorunlarının çözümü
başarıyla gerçekleştirilmiştir.
Kaynaklar:
Aslan,
Sevil ve Erdem, Ramazan (2017); ‘Hastanelerin Tarihsel Gelişimi’ Süleyman Demirel Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017/2; Sayı:27, Sayfa: 7-21.
Gül,
Muhittin (1988); ‘Atatürk
Dönemi Sağlık Politikası’ Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi Dergisi, 1988, Cilt:5, Sayı:1, Sayfa:249-258.
Ovalı,
Fahri (2009); ‘Cumhuriyetin
ilk yıllarında sağlık alanındaki faaliyetler’ Sağlık
Düşüncesi ve Tıp Kültürü (SD) Dergisi, 2009; Sayı:10.
Özkaya,
Hilal (2016); ‘Cumhuriyet
Döneminde Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele’ Türkiye Aile
Hekimliği Dergisi, 2016, Cilt:20, Sayı:2, Sayfa:77-84. Türkiye Aile Hekimleri
Derneği (TAHUD), 2016.
Sağlık
Bakanlığı (1973); ‘Sağlık
Hizmetlerinde 50 Yıl Kitabı’ T.C. Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı, 1973, Ankara.
Sağlık
Bakanlığı İnternet Sitesi; ‘Bakanlarımız’ https://www.saglik.gov.tr/TR,11490/bakanlarimiz.html
(Erişim:26/11/2020)
Sağlık
Bakanlığı İnternet Sitesi; ‘Sağlık Bakanlığı’nın Tarihçesi’ https://www.saglik.gov.tr/TR,11492/tarihce.html
(Erişim:24/11/2020)
Saltık,
Ahmet (2014); ‘Türkiye’de
Erken Cumhuriyet Dönemi Sağlık Hizmetleri’ Ankara Üniversitesi, Tıp
Fakültesi Halk Sağlığı ABD Yayını, 2014, Ankara.
TBMM
(1925); Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi, Dönem
2, Toplantı 73, Sayfa: 299-300, 1925, Ankara.
Tekin,
Gürkan (2011); ‘Sıhhiye
ve Muavenet-i İçtimaiye Vekaleti’nden Sağlık Bakanlığı’na (1920-2000)’
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, 2011,
Ankara.
Tekir,
Süleyman, (2019); ‘Sıhhiye
ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’nin Kuruluşu ve Erken Cumhuriyet Dönemindeki
Faaliyetleri (1920-1930)’ Belgi Dergisi, 2019; C.2, S.18, Pamukkale
Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi
Yayını, 2019 (2), Sayfa: 1301-1326.
Yorumlar
Yorum Gönder