Yılmaz Erdoğan’ın senaryosunu yazdığı ve
yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak ile birlikte yaptığı Vizontele filminin birçok
repliği çoğumuzun hafızasındadır. 2001 yapımı filmde beni en çok etkileyen Sıti
Ana’nın repliğidir; ‘Nazmi Bey! Ankara
çok mu uzaktır?’
Çocuklarından en çok sevdiği oğlunu Ankara’ya askere
gönderen ve ardından onu bir daha görememe korkusuyla hüznünü bu soruyla ifade
eden kadının, çaresizliğini yansıtan yada o an ki efkarını bastırmak için
kullandığı bu cümleye, en yüzeysel yorumu getirmek bile insanı derinden
üzmektedir. Zira filmin sonunda Sıti Ana oğlunun şehit düştüğü haberini
alacaktır.
Usta sanatçı Yılmaz Erdoğan, o filminde Ankara’nın
coğrafi uzaklığından ziyade başkentin yani yöneticilerin halka eşit mesafede
durup durmadığını sorguluyordu.
Peki,
eşit davranmak adaletli davranmak mıdır?
‘Hatay çok mu uzaktır?’ başlıklı yazımla bu sorunun
cevabını bulalım istiyorum. Mültecilerin
artması sebebiyle Suriye sınırında acil sağlık hizmetlerinin takviye edilmesi
amacıyla diğer illerimizden olduğu gibi İstanbul 112 ASH’den de Hatay’a
görevlendirmeler yapılmaktadır. Suriyeliler için neden görevlendirildiğimiz,
biz 112 çalışanlarınca cevaplandırılacak bir soru olmadığı konusunda da umarım
hemfikirizdir. Çünkü bizler cankurtaranlarız ve mühim olan siyasi sebepler
değil insan canıdır.
Burada biz çalışanları ilgilendiren ve cevap
aranması gereken konu görevlendirilme şartlarıdır. Mevcut koşullar gözönüne
alındığında İstanbul 112 ASH’de çalışan her personelin bir defalığına da olsa
bu görevlendirilmeye tabii tutulacağı aşikardır. Bu durumda Hatay’a
görevlendirilecek personelin hangi kriterlere göre öncelikli olduğu
belirlenmelidir. Hatta mutlaka belirlenmeli ve bu öncelik sırası tüm
personele de duyurulmalıdır.
İl ambulans servisi başhekimliğimizin
ulusal/uluslararası organizasyonların sevk ve idaresinde gösterdiği başarılar,
yönetim birimlerimizdeki koordinasyonun eksiksiz yürütülmesiyle kazanılmıştır.
İdaremizin Hatay konusunda da personelini tatmin edecek bir planlamayı çoktan
yaptığını düşünmekle birlikte, bir çalışan olarak önerilerimi de yazmak
istedim.
Hatay’a görevlendirilecek personellerin
öncelikli sırası:
1-Gönüllüler,
2-Bekar Erkek Personel,
3-Bekar Bayan Personel,
4-Evli Çocuksuz Personel,
5-Evli Çocuklu yada Çocuklu Personel (2 yaşından
büyük çocuğu olanlar öncelikli)
Bu öncelik sırasının uygulanması bazı personelin
kafasındaki ‘eşitlik’ kavramına zıt
düşebilir. Başta sorduğumuz soruyu yeniden sorarak, vizontele filmiyle konuyu
açıklığa kavuşturalım; eşit davranmak
adaletli davranmak mıdır?
Sorunun cevabı aslında filmin konusunda açıkça veriliyordu.
Ankara, filmin geçtiği ilçeye de televizyon göndermiştir. Diğer ilçelere
gönderdiği gibi. Yani eşit davranmıştır. Fakat oradaki halk ilk defa gördükleri
televizyonu nasıl çalıştıracaklarını bilmedikleri gibi çevrelerinde yardım
alabilecekleri bir teknik elaman da bulunmamaktadır. Ankara’da bir ilçede değil
ki orası, bir teknik elamanı hemen bulabilesin… İşte eşitlik ile adaleti ayıran ince çizgi de buradadır. Eşit davranmak
adaletli davranmak değildir.
112 yönetiminin de Hatay konusunda adaletli
davranması için bazı kriterleri gözönüne alması gerekmektedir. ‘Hatay çok mu uzaktır?’ sorusunun
cevabı bazılarına göre; ‘Evet, Hatay çok
uzaktır’ şeklinde olacaktır. Görevlendirilme öncelik sırasında da yazdığım
gibi, özellikle 2 yaş altı çocuğu olanlar için bu görevlendirme oldukça zor bir
görevdir. Yasal olarak zaten bu durumdaki personellerin 2 yıl ücretsiz izin
hakları olmasına rağmen, bu süre içerisinde eşinden ve çocuğundan
uzaklaştırılmaması gerekir. Eşitlik kavramının ardına sığınarak ‘şu
personel gitti, sen de gitmek zorundasın’ gibi bir dayatma yapılmamalı,
eşitlik adaletli olarak sağlanmalıdır.
Personel koordinasyon birimleri bu tip kriterleri her zaman göz önünde
bulundurmalıdırlar.
Eşit davranmak adaleti sağlamadığı gibi, adaletli davranmayanlar da sadakat beklememelidir.
Habip GOSTAK'ın bu yazısı 13 Ağustos 2013 tarihinde Türk Acil Net internet sitesinde yayınlanmıştır.Diğer Yazıları Gör:
Yorumlar
Yorum Gönder